top of page

Bir Ölünün Defteri, 2011



 

Benimle Koşmuş Leoparlar, Bijen Necdi



 

Akdenizdeki Çöl, Sohrab Sepeheri& F.G. Lorca, 201

Düşe Yağmalanan Hayal Kuyusu

Sarışın ölümler sarkar şair ağaçlarından

Gözlerinde zaman yanıp söner

Çocuklar uzanır kısalır her savaştan sonra

Her biri bir ucundan tutmuş

Yeşil bir rüyayı çekerler dalların altına

Henüz düşmesin diye ölüm

İşte çocuklar daha ayak basmadan zamanın toprağına

Neden büyütmez artık hayat kimseyi

Herkesten uzak bir kendilik koparır neden

Vermek için yakın bir başkalık herkesi


Yönetmen ve İran Sineması uzmanı olarak da tanınan Şair Faysal Soysal’ın, 2003-2010 yılları arasında yazdığı şiirlerini topladığı ‘Bir Ölünün Defteri’ adlı kitabı Balkon Sanat Yayıncılık tarafından yayınlandı. Şair ilk kitabındaki (Düşe Yağmalanan Hayal Kuyusu) imgeci çizgisini korumakla birlikte yeni kitabında biçimde, özellikle de ritimde yeni arayışlar peşinde. Şiirler kronolojik olarak da sıralandığı için bu arayışın ve gelişimin seyrinde iz sürmek mümkün. Soysal’ın düşleriyle harmanladığı mısralar zaman zaman aşk, yolculuk ve tabiattan esinlenirken; zaman zaman da kavgaya, kaosa, modern dünya düzeni ve yeni insanın sahteliğine işaret etmekte. Kutsal metinlerin kıssalarından da ilham alan bu şiir kendini bulmak için okuyan insana sorumluluk yüklemekte. Yalnızlığı ve bir başınalığı seçen şairin yeni şiirleri neredeyse ilk defa okuyucusu ile buluşacak. 

"Biri Gırnata'nın Endülüs'ünden, diğeri İran'ın Kaşan'ından; biri Franco'nun şairleri daha 38'inde kurşuna dizdiği yerden, diğeri erdem ve haysiyet erlerinin Nasıreddin Şah'ın emri ile Fin Hamamında bileklerinin kesildiği yerden; biri Akdeniz'in zeytinliklerine yansıyan ay ışığıyla kelimelerin ruhlarındaki şiiri gören, diğeri kum çölünün tarihten eserek zamanın kül tutmuş doğasına şiirle varan, iki yalnız: Lorca, Sepehri. Biri hiç bir zaman İspanyalı olamamış ve çingene kızlarının belirsizliğe yolculuklarında ayı yoldaş, ışığının yansıdığı zeytinlikleri ise hem mezar hem de yurt edinmiş bir boğa şair; diğeri doğduğu yer olan Kaşan'ı çoktan kaybetmiş ve bu yüzden gecenin kıyısında kendine bir ev inşa etmiş doğa şairi. Biri daha 1918'de, burjuva sınıfını, yeryüzünü şiirle doldurmuş olan İsa'yı katletmekle suçlayan ve "İspanya'da ölüler, başka yerlerdeki ölülerden daha canlıdır" diyen Lorca; diğeri bir menekşenin önünden geçerken ona selam vermeyen ademoğlunu, kalbindeki kabesini ve kavun kabuklarından oluşan seccadesini unutup kendine habire kıble ve namazgah arayanı kınayan Sepehri. Biri suyun üzerinde sallanan çingene kızın yeşil rüyasında Cibril'ini arayan bir Mesih, diğeri zamanlar arkasında uyuyan babasının elinden yitik tabiatın ve sokakların saflığında bütün bilgi ve iktidar arzusunu bir kenara atan, sürekli çocuk kalabilen vahyin bekçisi Ali."

 

 

Şair Faysal Soysal var olan tercümelerin aksine farklı bir yol izleyerek iki farklı coğrafyanın iki şairini, varlığı ve tabiatı hissediş benzerlikleri bakımından bir araya getiriyor. Lorca'nın tabiatı derin ve benzersiz tasvirlerinin yanına, Sepehri'nin varlığa komşu olarak kurduğu evin penceresinden yayılan sohbetinin eşlik ettiği kitap, var olan tercümelere belki anlam yoluyla değil ama şiirin ruhu bakımından meydan okuyor. Ek bölümdeki "Modern İran Şiirinin Ustaları" dosyası, Akdenizdeki Çöl adlı kitabı ayrıcalıklı kılan bir diğer özellik. Bu bölümde 'İran Yeni Şiiri'nin öncüleri Nima Yusiç, Ahmet Şamlu, Sohrab Sepehri, Mehdi Ehavansales ve Füruğ Ferruhzad'ın şiiri hakkında bilgiler ve şiirlerinden seçmeler bulunmakta.

 

 

Balkon Sanat Yayınları’nın tercüme hikayeler dizisinin ilki olan Benimle Koşmuş Leoparlar kitabını, bugüne kadar İran edebiyatından çeşitli hikayeler ve romanlar tercüme eden Veysel Başçı, yalın dili ve akıcı Türkçe’siyle dilimize kazandırdı.1941 Kaşan/İran doğumlu Bijen Necdi’nin yazma serüveni çok genç yaşlarda başlamasına rağmen, ilk öykü eseri “Benimle Koşmuş Leoparlar” 1994 yılında yayımlandı. Bu eser 1997’de İran’ın en iyi öykü ödülü olan Gerdun Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. “Benimle Koşmuş Leoparlar” yazarın hayattayken yayımlanan tek öykü eseri olarak kaldı. Necdi ölümünden sonra şiir ve öykülerinin eşi tarafından kitaplaştırılıp basılmasından sonra ülkesinde şöhret kazandı. “Benimle Koşmuş Leoparlar” dışında; “Yarı Kalmış Öyküler” ve “Yine Aynı Kaldırımlardan” isimli iki toplu öykü kitabı daha bulunan şair, 1997’de erken sayılabilecek bir yaşta hayata gözlerini yumdu.Necdi’nin öyküleri özgünlüğünü kendi kültürünün tüm dinamiklerini kelimelerinde raks ettirmesinden alıyor. Buna rağmen okur öykülerin sırlı dünyasında iz sürerken bir İranlı’nın değil, herhangi bir insan tekinin hayattaki yolculuğunun ayak izlerini takip etmiş oluyor. Necdi’nin mütevazı ve büyük öyküleri yerellikte evrenselliği yakalayarak her insana kapısını açar. 

Gideceksin biliyorum.
Kuşları da götüreceksin yanında,
Selvi boylarında yaz serinliklerimi.
Çölü boşaltacaksın damarlarımdan
Zağros dağlarını meşhedden öte bırakarak.
Gideceksin biliyorum.
Kudüsüm’ü Semerkant’ına yad edeceksin.
Gideceksin ve pınarları kuruyacak bu ateşin.
Sanıyorsun küller bir gün uçacak,
Hasım hasım dolacak sanıyorsun her yalnızlık.
Gideceksin ve bilmiyorum
Niye bulutların da senle gideceğini.
Kaldığını niçin anlamıyorum sevdiğim kuş seslerinin.
Gideceksin ve ebabil susacak her yanım.

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Vimeo Classic
  • YouTube Classic

© 2013 BALKON FILM

bottom of page